TUNADAN GELEN BUZLAR
Bir radyo haberi, İstanbul Boğazı'na, Tuna'dan sökülüp gelmekte olan, büyük buz adalarının Karadeniz'de görüldüğünü müjdeliyor.
Tuna'dan Karadeniz'e akan buz adalarının, bir yolunu bulup, İstanbul Boğazı'ndan içeri girdiklerini, 1954'de yine görmüş, yine duygulanmıştık. Çünkü onlar, bizim eski vatan sularımızdır; ne yol gösterenleri, ne de bir usta kaptanları vardır. Buna rağmen, dünkü vatanımızın suları, üzerlerini, yine vatan semâlarından dökülen karlarla ve beyaz deniz kuşları martılarla süsleyerek, İstanbul Boğazı'nın maviliklerine gelirler.
Bunlar, göçmen buzlar, göçmen sulardır; Başlarına, ruhları kadar temiz, beyaz yaşmaklar örtünmüş, müslüman anneleridir; vücûtlarına, Alp Arslan'ın Malazgird'deki serdengeçtileri gibi, beyaz örtüler sarınmış îman ordularının, Tuna boylarındaki askerleridir.
Yâd illerde kalmış bir mavi sudan, üzerlerinde Türk bayrağı dalgalanan, diğer mavi sulara geliyorlar. Gözlerimiz, onları, yine eski akıncıların ruhlarını görür gibi karşılayacak. Ne buz soğukluğu, ne kar beyazlığı.. Bu yüzer adalardaki beyazlık, temiz Tuna sularına, asırlarca, milletimizin şerefi için gömülenlerin ruh beyazlığıdır.
Tuna içinde, sembol gibi kalmış son kalemiz, küçük bir ada, Adakale idi. Bu sevgili ada, daha Lozan günlerine kadar bizimdi. Kıyılarında müslüman çocukları oynar; beyaz yaşmaklı, temiz müslüman kadınları serinlerdi. Küçük, Tuna vapurlarıyle oradan geçen seyyahlara, eski Tuna türküleri kadar sıcak bir Rumeli Türkçesiyle, seslenirlerdi. Ama, artık bu seslerde, eski şevkin yerini bir hüzün almıştı.
Birçoğu, Yeniçeri Ocakları'nda yetişen, saz-şâirleri, mavi Tuna için, daha XIV. asırdan beri türküler söylemişlerdi.
Bir şifahî edebiyat geleneği içinde söylenen bu türkülerin pek çoğu, eski asır Türklerinin dudaklarında kalmıştır. Bu yüzden, güzel Tuna türküleri' nin hepsi elimizde değildir. Bunlar arasında mısraları zamanımıza kadar yaşayanların bir kısmı:
Misâl-i cennettir evvel bahârı
Açılur kırmızı gülü Tuna'nın
Öter bülbülleri leyl ü nehârı
Eser bâd-ı sabâ yeli Tuna'nın
Türaba garkolmuş, yerdedir yüzü
Gökden iner cemre sökülür buzu
Arzulayıp gider Karadeniz'i
Çok gadalar alır seli Tuna'nın
gibi, işte tam bu günleri, bu cemrelerin düşüp buzların çözüldüğü günleri terennüm eder.
Fazilet Takvimi
Tuna'dan Karadeniz'e akan buz adalarının, bir yolunu bulup, İstanbul Boğazı'ndan içeri girdiklerini, 1954'de yine görmüş, yine duygulanmıştık. Çünkü onlar, bizim eski vatan sularımızdır; ne yol gösterenleri, ne de bir usta kaptanları vardır. Buna rağmen, dünkü vatanımızın suları, üzerlerini, yine vatan semâlarından dökülen karlarla ve beyaz deniz kuşları martılarla süsleyerek, İstanbul Boğazı'nın maviliklerine gelirler.
Bunlar, göçmen buzlar, göçmen sulardır; Başlarına, ruhları kadar temiz, beyaz yaşmaklar örtünmüş, müslüman anneleridir; vücûtlarına, Alp Arslan'ın Malazgird'deki serdengeçtileri gibi, beyaz örtüler sarınmış îman ordularının, Tuna boylarındaki askerleridir.
Yâd illerde kalmış bir mavi sudan, üzerlerinde Türk bayrağı dalgalanan, diğer mavi sulara geliyorlar. Gözlerimiz, onları, yine eski akıncıların ruhlarını görür gibi karşılayacak. Ne buz soğukluğu, ne kar beyazlığı.. Bu yüzer adalardaki beyazlık, temiz Tuna sularına, asırlarca, milletimizin şerefi için gömülenlerin ruh beyazlığıdır.
Tuna içinde, sembol gibi kalmış son kalemiz, küçük bir ada, Adakale idi. Bu sevgili ada, daha Lozan günlerine kadar bizimdi. Kıyılarında müslüman çocukları oynar; beyaz yaşmaklı, temiz müslüman kadınları serinlerdi. Küçük, Tuna vapurlarıyle oradan geçen seyyahlara, eski Tuna türküleri kadar sıcak bir Rumeli Türkçesiyle, seslenirlerdi. Ama, artık bu seslerde, eski şevkin yerini bir hüzün almıştı.
Birçoğu, Yeniçeri Ocakları'nda yetişen, saz-şâirleri, mavi Tuna için, daha XIV. asırdan beri türküler söylemişlerdi.
Bir şifahî edebiyat geleneği içinde söylenen bu türkülerin pek çoğu, eski asır Türklerinin dudaklarında kalmıştır. Bu yüzden, güzel Tuna türküleri' nin hepsi elimizde değildir. Bunlar arasında mısraları zamanımıza kadar yaşayanların bir kısmı:
Misâl-i cennettir evvel bahârı
Açılur kırmızı gülü Tuna'nın
Öter bülbülleri leyl ü nehârı
Eser bâd-ı sabâ yeli Tuna'nın
Türaba garkolmuş, yerdedir yüzü
Gökden iner cemre sökülür buzu
Arzulayıp gider Karadeniz'i
Çok gadalar alır seli Tuna'nın
gibi, işte tam bu günleri, bu cemrelerin düşüp buzların çözüldüğü günleri terennüm eder.
Fazilet Takvimi
Konular
- İlk Denizaltı
- TUNADAN GELEN BUZLAR
- OSMANLI YAHUDİLERİ
- AVRUPALILARIN KAHVE İLE TANIŞMASI
- BELINGAZ ve BEHLÛL
- Öğle uykusuyla yenilenin
- Kanseri elinizle beslemeyin
- Sedefe alternatif çözüm
- Yaşam kalitenizi yükseltin!
- Kurşun, zeka ve hafıza kaybı nedeni
- Vücud geliştirmenin de şartları var
- 'Masrafsız' kalp sağlığını koruma önerileri
- DIŞ "GÖRÜNÜŞÜ" MÜ DEĞİŞTİRMELİ, İÇ "GERÇEĞİ&q
- İMAJINIZI YENİLEYİN
- BİLL GATES'İN LİDERLİK SIRLARI
- İNSANLARI TRAŞ ETMEDEN ÖNCE SAKALLARINI KÖPÜRTÜN!
- KADINLAR NEDEN MUTLU OLAMAZ?
- BÜYÜKLÜĞÜN KADAR DEĞİL, ÇEVİKLİĞİN KADAR KONUŞ!
- EMSALİNİZ BAŞARIDAN BAŞARIYA KOŞARKEN
- MİNYATÜR SANATI
- NLP - NUR'O LİNGUİSTİC PROGRAMMİNG
- NLP'nin Tarihçesi
- Izinsiz Cekilen Fotograf'in Sorgulamalari
- "Süleyman Efendi, Hz.nin irtihali "
- Edip Yüksel'e Göre Adnan Oktar
- Göz Idmansizligina Karsi
- Kuran Okurken Nelere Dikkat Edilir?
- Her Ferd Bir Topluluk Gibi midir?
- Bu Kategori Hakkinda
- Tecavüz kurbani Irakli kadinlarin çigligi: Allah icin bizler