"Süleyman Efendi, Hz.nin irtihali "
[b]Süleyman Efendi, Hz.'nin irtihali [/b]
Süleyman Hilmi Tunahan (kuddise sirruh) Hazretleri, bundan 45 sene evvel, Rebiulevvel ayının onüçüne denk gelen 16 Eylül 1959da bir Çarşamba akşamı irtihal buyurmuşlardı. Kendilerini rahmetle anıyor, şefaatlerine nail olmayı ümit ediyoruz.
[b]Süleyman Efendi Hz. kimdir?[/b]
Süleyman Efendi, (kuddise sirruh) bir zamanlar bizim sınırlarımız içindeyken şimdi Bulgaristan sınırlarında kalan Silistrede 1888de (Hicrî 1304) dünyaya geldi. Hocazâdeler olarak anılan ailesi, Fatihin kız kardeşiyle evlendirildiği için Fatihin eniştesi olan ve Tuna boylarına Tuna Hanı olarak tayin edilen İdris Beye dayanır...
Bir medrese âlimi olan babası Osman Efendi, Süleyman Efendiyi önce kendisi okuttuktan sonra, o zamanın ilim merkezi olan İstanbula gönderir. İstanbula gelen Süleyman Efendi Hz., devrin meşhur âlimlerinden ilim öğrenip icazetini alır. Sonra, Süleymaniye Medresesi Tefsir ve Hadis şubesine girip birincilikle mezun olur. Ayrıca giriş imtihanını birincilikle kazandığı Medresetül Kuzattan (Hukuk Fakültesinden) de mezun olarak devrinin en yüksek ilimlerini elde etmiş olur.
Tasavvufa hususî bir meyli bulunduğundan, ikinci binin müceddidi (yenileyicisi) İmam-ı Rabbâni Hz.nin yolunu devam ettiren Selâhaddin İbni Mevlânâ Sirâcüddin Hz.ne bağlanır ve onun tarafından kendisine manevî irşad salâhiyeti verilir.
Madden ve manen yetişmiş olan bu mübarek zatın en büyük emeli, almış olduğu maddî ve manevî ilimleri ehil olanlara aktarmaktır. Bu düşünceyle, bir vaiz olarak bir taraftan İstanbulun büyük camilerinde yaptığı vazlarla yetişkinleri irşada çalışırken, diğer taraftan da talebe yetiştirmeye çalışır.
Ne var ki, o günkü vaziyet buna hiç müsait değildir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkmış, medreseler kapatılmış, eskisi gibi dinî ilimler okutulamaz olmuştur. Üstelik, okutanları şiddetli ceza beklemektedir.
Süleyman Efendi Hz., okuduğu ilimlerin unutulmasından korkmakta ve bu ilimlerin unutulmaması için kendisini vazifeli görmektedir. Dolayısıyla, aldığı maddî ve manevî ilimleri, ehli olanlara aktarmak emelindedir.
O zaman, okutmak da okumak da suçtur. Onun için ilk zamanlar okutacak insan bulamaz. İlim öğretmek karşılığında ücret almak şöyle dursun, dinî ilimleri okutmak için parayla adam aramaya başlar. İlim öğrenme yaşında kimse bulamayınca, inşaatlarda çalışmak için iş bekleyen amelelere, günde alacakları ücretin çok üstünde para teklif ederek onlara ilim öğretmeyi teklif eder. Gelenler olursa da parayı alanlar ertesi gün gelmemektedirler. Çünkü, korkmaktadırlar.
Fakat Süleyman Efendi Hz. yılmaz. Nihayet, birer-ikişer gelenler olmaktadır. Ne var ki, yasak devam etmektedir. Açıktan okutmak imkânı olmadığı için, Süleyman Efendi, izbe ve soğuk mekânlarda, tren kompartımanlarında, şehir içi taksi yolculuklarında, akıl almaz şekilde ilim faaliyetine devam eder. Fakat devamlı takip altındadır. Neticede zaman zaman karakollara çekilir, işkencelere tabi tutulur. Vaizlik belgesi elinden alınır; ama o ilim yolunda devam eder.
Bu büyük azim netice verir ve gayretinin meyvelerini daha hayattayken görür. Hükümet imtihanlar açmaktadır. Binbir zorluklarla yetiştirdiği talebeleri, açılan imtihanlara katılırlar ve yüzlercesi Kuran kursu hocası, vaiz ve müftü olur ve bu millete hizmet etmeye başlarlar. Talebeleri, aynen hocalarının yaptığı gibi, isteyenlere dinî ilimleri ücretsiz okuturlar ve okutmaya devam ederler.
Süleyman Efendi Hz.nin gayesi, üzerinde durduğu husus ve öğrettikleri neydi?
Önce Kuranı yüzüne okumak; sonra mânâsını öğrenmek. İslâmî ilimleri ehl-i sünnet üzere öğrenip, Peygamberimizin yaşadığı gibi yaşamaya çalışmak. Evet, sadece bu...
O zât, 70 yaşını aştığı son anına kadar Kuran hizmetinden hiç ayrılmamıştı. Şimdi de, ruhuna sayısız Fatihalar gönderilmektedir. Bu, her insana nasip olmayan bir devlettir. İşte insanın ikinci ömrü denilen budur. Peygamberimiz (sav), hayırlı ilim bırakanların amel defterlerine devamlı sevap yazılacağını bildirmiştir. Süleyman Efendi Hazretleri, işte bu devlete mazhar olmuş bir zattır...
e-mail:alieren_vakit@mynet.com
Süleyman Hilmi Tunahan (kuddise sirruh) Hazretleri, bundan 45 sene evvel, Rebiulevvel ayının onüçüne denk gelen 16 Eylül 1959da bir Çarşamba akşamı irtihal buyurmuşlardı. Kendilerini rahmetle anıyor, şefaatlerine nail olmayı ümit ediyoruz.
[b]Süleyman Efendi Hz. kimdir?[/b]
Süleyman Efendi, (kuddise sirruh) bir zamanlar bizim sınırlarımız içindeyken şimdi Bulgaristan sınırlarında kalan Silistrede 1888de (Hicrî 1304) dünyaya geldi. Hocazâdeler olarak anılan ailesi, Fatihin kız kardeşiyle evlendirildiği için Fatihin eniştesi olan ve Tuna boylarına Tuna Hanı olarak tayin edilen İdris Beye dayanır...
Bir medrese âlimi olan babası Osman Efendi, Süleyman Efendiyi önce kendisi okuttuktan sonra, o zamanın ilim merkezi olan İstanbula gönderir. İstanbula gelen Süleyman Efendi Hz., devrin meşhur âlimlerinden ilim öğrenip icazetini alır. Sonra, Süleymaniye Medresesi Tefsir ve Hadis şubesine girip birincilikle mezun olur. Ayrıca giriş imtihanını birincilikle kazandığı Medresetül Kuzattan (Hukuk Fakültesinden) de mezun olarak devrinin en yüksek ilimlerini elde etmiş olur.
Tasavvufa hususî bir meyli bulunduğundan, ikinci binin müceddidi (yenileyicisi) İmam-ı Rabbâni Hz.nin yolunu devam ettiren Selâhaddin İbni Mevlânâ Sirâcüddin Hz.ne bağlanır ve onun tarafından kendisine manevî irşad salâhiyeti verilir.
Madden ve manen yetişmiş olan bu mübarek zatın en büyük emeli, almış olduğu maddî ve manevî ilimleri ehil olanlara aktarmaktır. Bu düşünceyle, bir vaiz olarak bir taraftan İstanbulun büyük camilerinde yaptığı vazlarla yetişkinleri irşada çalışırken, diğer taraftan da talebe yetiştirmeye çalışır.
Ne var ki, o günkü vaziyet buna hiç müsait değildir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkmış, medreseler kapatılmış, eskisi gibi dinî ilimler okutulamaz olmuştur. Üstelik, okutanları şiddetli ceza beklemektedir.
Süleyman Efendi Hz., okuduğu ilimlerin unutulmasından korkmakta ve bu ilimlerin unutulmaması için kendisini vazifeli görmektedir. Dolayısıyla, aldığı maddî ve manevî ilimleri, ehli olanlara aktarmak emelindedir.
O zaman, okutmak da okumak da suçtur. Onun için ilk zamanlar okutacak insan bulamaz. İlim öğretmek karşılığında ücret almak şöyle dursun, dinî ilimleri okutmak için parayla adam aramaya başlar. İlim öğrenme yaşında kimse bulamayınca, inşaatlarda çalışmak için iş bekleyen amelelere, günde alacakları ücretin çok üstünde para teklif ederek onlara ilim öğretmeyi teklif eder. Gelenler olursa da parayı alanlar ertesi gün gelmemektedirler. Çünkü, korkmaktadırlar.
Fakat Süleyman Efendi Hz. yılmaz. Nihayet, birer-ikişer gelenler olmaktadır. Ne var ki, yasak devam etmektedir. Açıktan okutmak imkânı olmadığı için, Süleyman Efendi, izbe ve soğuk mekânlarda, tren kompartımanlarında, şehir içi taksi yolculuklarında, akıl almaz şekilde ilim faaliyetine devam eder. Fakat devamlı takip altındadır. Neticede zaman zaman karakollara çekilir, işkencelere tabi tutulur. Vaizlik belgesi elinden alınır; ama o ilim yolunda devam eder.
Bu büyük azim netice verir ve gayretinin meyvelerini daha hayattayken görür. Hükümet imtihanlar açmaktadır. Binbir zorluklarla yetiştirdiği talebeleri, açılan imtihanlara katılırlar ve yüzlercesi Kuran kursu hocası, vaiz ve müftü olur ve bu millete hizmet etmeye başlarlar. Talebeleri, aynen hocalarının yaptığı gibi, isteyenlere dinî ilimleri ücretsiz okuturlar ve okutmaya devam ederler.
Süleyman Efendi Hz.nin gayesi, üzerinde durduğu husus ve öğrettikleri neydi?
Önce Kuranı yüzüne okumak; sonra mânâsını öğrenmek. İslâmî ilimleri ehl-i sünnet üzere öğrenip, Peygamberimizin yaşadığı gibi yaşamaya çalışmak. Evet, sadece bu...
O zât, 70 yaşını aştığı son anına kadar Kuran hizmetinden hiç ayrılmamıştı. Şimdi de, ruhuna sayısız Fatihalar gönderilmektedir. Bu, her insana nasip olmayan bir devlettir. İşte insanın ikinci ömrü denilen budur. Peygamberimiz (sav), hayırlı ilim bırakanların amel defterlerine devamlı sevap yazılacağını bildirmiştir. Süleyman Efendi Hazretleri, işte bu devlete mazhar olmuş bir zattır...
e-mail:alieren_vakit@mynet.com
Konular
- Her Ferd Bir Topluluk Gibi midir?
- Bu Kategori Hakkinda
- Tecavüz kurbani Irakli kadinlarin çigligi: Allah icin bizler
- ÇOCUKLARA BILE TECAVÜZ ETTILER
- Haçli Savasi...
- Mernis Projesi
- Nüfus daireleri terör mesaisi yaptı
- Şaka değil gerçek! Özel hayatınız kalmayacak
- Devlet tüm vatandaşların fotoğrafını çekecek
- Yakın takip amacıyla yabancılara T.C. kimlik numarası verile
- 'Kişisel veriler' kanunla korunacak
- Amerika her e-postanızı okudu!
- ECHELON'u Örseleme Günü
- İstanbul'a gizli gözler
- Misyonerler kültür tahribatına yol açıyor
- MERNİS PROJESİ İSRAİLLİLERE BIRAKILDI
- Can Azerbaycana misyoner çengeli
- Irak şimdi de misyoner işgali altında
- Misyonerlik nedir, hedefleri nelerdir?
- Kültürel Degisim'e Bakislar
- Gerçeğin yüzü Kurtlar Vadisi!
- Atalarımız "Şamanist" değildi...
- KIBRIS TÜRK KÜLTÜRÜ DOSYASI
- Fotografcilik ve Fotograf Siteleri
- Kolesterol Nedir ?
- Saglikli Yasam Web Siteleri
- Beslenme ve Gida web siteleri
- Spor ve Vücud Gelistirme Siteleri
- BESLENME ILE ILGILI TAVSIYELER
- Sanal Sergi Web Siteleri