Mısır: Gerçek Indiana Joneslar

Eski Mısır Uygarlığı nasıl keşfedildi? Alman, İngiliz ve Fransız arkeologların büyük rekabeti, maceraları, keşifleri ve Mısır’ın gizemleri, dizi film tadında NTV Yaz Ekranı’nda...

BBC yapımı dizi-belgeselin bu akşam (17 Temmuz Pazartesi) 21.00’de yayınlanacak olan ‘The Temple of the Sands’ adlı 4. bölümünde, dünyanın gelmiş geçmiş en şaşırtıcı Mısır uygarlığı uzmanı olan Giovanni Belzoni’nin keşif öyküleri ile Eski Mısır Uygarlığı’nın en etkili dönemine imzasını atmış hükümdar olan 2.Ramses’in (Ramesses II) yaşam öyküsü, paralel bir anlatımla ekrana geliyor.

İtalyan gezgin Giovanni Belzoni’nin yeni arzusu, tarihin en büyük koleksiyoneri olmaktır. Ancak, Fransız koleksiyoner inatçı Drovetti her attığı adımda onu engellemeye çalışır. İngiltere konsolosu Henry Salt, Belzoni’ye Teb ve Philae’ye geri dönmesini rica eder. Bu ricanın nedeni, Belzoni’nin British Museum için daha fazla sanat eseri toplaması içindir.




Belzoni, Teb’e doğru yol almakta olan Drovetti’nin adamlarıyla Nil nehrinin bir kaç mil aşağı bölgesinde karşılaşır. Belzoni, Drovetti’nin adamları arasında çölden Teb’e kadar uzanan bir yarış başlar. Teb’e ulaşıldığında, Drovetti’nin profesyonel bir hamle ile, tapınak eserlerini bulundukları yerden topladığı anlaşılır. Bu olay Belzoni’yi daha güzel eserler bulmak için kamçılar.

Drovetti’nin savurduğu tehditler sürerken, Belzoni, rotasını sessiz sedasız batıya çevirir. Abu Simbel’e ulaşıldığında, Belzoni’nin önündeki engeller daha da artar: tapınağa giriş, tonlarca kumla tamamen kapanmıştır. Kazıların her aşamasında, girişe daha fazla kum dolduğundan, çalışanlar Belzoni’nin plânından teker teker soğuyup geri çekilirler. Ama Belzoni’nin aklına daha parlak bir fikir gelir: Kazıyı kolaylaştırmak için Nil nehrinden su taşıyarak kumlara dökerler ve içeriye su dolmasını önleyecek biçimde, tapınağın etrafına palmiye ağaçlarından yapılan çitleri yerleştirirler.

Sonunda içeri girmeyi başarırlar ve tavanı da süslenmiş, 2. Ramses’in hayatını anlatan olağanüstü tabletlere ve büyük heykellere rastlarlar. Belgeselin bu bölümünde, Belzoni’nin araştırmalarına ve yoğun çabalarına paralel olarak, 2. Ramses’in tarihteki konumu vurgulanırken, onun en büyük firavun olduğu, savaşçı ve diplomat kişiliği de öne çıkarılmaktadır.

BELGESELİN BÖLÜM BAŞLIKLARI
1. Bölüm- The Search for Tutankhamun
2. Bölüm-The Curse of Tutankhamun
3. Bölüm-The Pharaoh and the Showman
4. Bölüm-The Temple of the Sands
5. Bölüm-The Mystery of the Rosetta Stone
6. Bölüm-The Secrets of the Hieroglyphs


kaynak:www.ntvmsnbc.com/news/378074.asp

Mısır: Gerçek Indiana Joneslar yorumları

  • Image Description
    nokta
    18.07.2006

    BELGESEL METNİNDEN: (Tercüme-Burak AYGÜN)
    Milattan Önce 1255 yılında Mısır firavunu Büyük Ramses ve kraliçesi Nefertari, kadim dünyanın harikalarından biri olacak yeni bir tapınağın açılışını yapmak üzere imparatorluklarının güney ucuna inmişlerdi. Bir dağın yamacına oyulmuş tapınağın ön cephesinde firavunun 18 metrelik dört heykeli vardı. Üç bin yıl sonra 1816’da Giovanni ve Sarah Belzoni adlı kâşifler de aynı yerde durup tapınağı seyredeceklerdi. Yüzyılların biriktirdiği kumu temizlemek için Belzoni’nin beceri sınırlarını zorlayacak büyük bir kazı çalışması gerekiyordu. Bu, firavunun eserlerinden esinlenen eksantrik bir serüvencinin altından çok daha değerli bir hazinenin peşine düşmesinin hikâyesidir.

    Abu Simbel tapınağında birkaç gün geçiren Belzoni ve Sarah, Kahire’ye dönmek zorunda kalmışlardı. Tapınağı örten kumları temizlemek için paraya ve malzemeye ihtiyaçları vardı. Belzoni, Mısır’ın derinliklerine uzanan keşiflerinden British Museum için birçok eski eser toplamıştı. Bu eski eserlerin en önemlisi, 7 ton gelen muhteşem Ramses büstüydü. Tüm koleksiyonu keşif gezilerini finanse eden İngiltere konsolosuna teslim etmesi gerekiyordu. Belzoni, koleksiyonunun ona İngiltere’de ün kazandırmakla kalmayıp konsolosu da Nil’in yukarılarına yeni bir keşif gezisi düzenlemeye teşvik edeceğini umuyordu. 1816 yılında Avrupa’da Mısır’ın eski eserlerine olan talep giderek artıyor; böylesine kârlı bir pazar Henry Salt’un konumundaki birine harika fırsatlar sunuyordu.

    Eşini Kahire’de bırakarak Luksor’a doğru yelken açan Belzoni, oradan tapınağın bulunduğu güney bölgelerine indi. Daha fazla eski eser bulursa Salt’u bir kumar oynamaya ikna edebileceğini ve Abu Simbel’e dönüş rüyasını gerçekleştirebileceğini umuyordu. Ama bu kolay olmayacaktı. Teknesinin rüzgârsız kalmasıyla Belzoni, El Minya yakınlarında karaya çıkmak zorunda kaldı. Keşif gezisi daha başından tehlikeye girmişti. Belzoni, acımasız ve son derece başarılı bir eski eser tüccarı olan Bernardino Drovetti’nin rekabetiyle karşılaşacaktı.

    Drovetti’ye göre Mısır tek bir şey ifade ediyordu ve o da paraydı. Kadim Teb şehrinin harabeleri üzerine kurulmuş modern Luksor kenti, Mısır tapınaklarının bolluğuyla ünlüydü. Belzoni, burada patronu Henry Salt’u memnun edecek eski eserler bulmayı plânlıyordu.
    Luksor’dan ayrıldıktan beş hafta sonra Belzoni ve en olmadık serüvencilerden oluşan ekibi Abu Simbel’e vardı. Belzoni’nin plânı, öncelikle tapınak girişine kum dolmasını önleyecek bir set inşa etmekti.

    Abu Simbel’in içini 2000 yıl aşkın bir süredir hiç gören olmamıştı.
    İlk salonda Büyük Ramses’in devasa heykelleri yer alıyordu. Güney tarafındakiler, Yukarı Mısır’ın tacını, kuzey tarafındakilerse Yukarı ve Aşağı Mısır’ın çifte tacını taşıyordu. Duvarları kaplayan resimler ve hiyeroglifler, Büyük Ramses efsanesinin kalbindeki öyküyü betimliyorlardı.

    Bu tapınağın içinde Belzoni’nin hayatı değişecekti. Bunaltıcı sıcağa ve içeride altın veya değerli taşlar olmadığını bilmesine karşın, her ayrıntıyı özenle kaydetmeye koyuldu.

    Ve Belzoni için bu, daha başlangıçtı. Kendine artık yeni bir görev biçmişti. Bu olağanüstü eski uygarlık hakkında elinden geldiğince çok şey keşfedecek ve öğrendiklerini tüm dünyayla paylaşacaktı.

    British Museum ile olan bağlantısından daima gurur duymuştu. Şimdi daha da ileri gidip Eski Mısır üzerine çalışan ilk bilginlerden biri olmak istiyordu. Ama büyük bir sorunla karşı karşıyaydı. Ona göre Mısır’ın geçmişine ait daha fazla harikanın gün ışığına çıkarılabileceği yer Teb kentiydi ve ne yazık ki oradaki anıtların kontrolü en büyük düşmanı Drovetti’nin elindeydi. Belzoni yine de Luksor’a ve Teb harabelerine dönmekten geri kalmadı.

    Belzoni’nin araştırmaları onu bugün artık Krallar Vadisi olarak bilinen ıssız bölgeye ulaştırmıştı. Mısır firavunları, 400 yılı aşkın bir süre boyunca bu vadiye gömülmüşlerdi.

    Belzoni, Büyük Ramses’in babası Seti’nin mezarını bulmuştu. Abu Simbel gibi burada da hiçbir hazine yoktu ama burası Krallar Vadisi’nin en gösterişli ve en büyük mezarıydı.

    (Not: Bu yazı, Sabancı Üniv. öğrencisi Başak Şahin’in katkılarıyla hazırlanmıştır.)

    kaynak:kaynak:www.ntvmsnbc.com/news/378074.asp

Hanci.org sizlere daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanıyor.
Hanci.org sitesini kullanarak çerez politikamızı kabul etmiş olacaksınız.
Detaylı bilgi almak için Gizlilik ve Çerez Politikası metnimizi inceleyebilirsiniz.